Misal: Adam maça çıkmazdan evvel demiş ki: "Bu maçı on sıfır kazanacağız.." Hedef koymuş. Maç oynanmış, sonuçta 9-0 galip gelmişsin, kupayı sana teslim etmişler. Maça muhalif olanlar, takım yenilse diye olmadık senaryolar düzenleyenler 9-0 görünce başlamış: "Kazanamadı. Bu zafer mi? Hani 10-0 olacaktı. Öyle söylemiştiniz!" demeye.
Lozan tartışması buna benziyor. Elbette Savaşlar maç değildir. Maçlarla da kıyaslanamaz. Bizimkisi anoloji yapmak. Benzerinden yola çıkarak sonuca gitmek.
Bunları Lozan neden rahatsız ediyor anlayan beri gelsin.
Kardeşim, "Lozan hezimettir" diye kitap yazan adam, "keşke Yunan kazansaydı" diyen adamın ta kendi değil mi?
Hem padişahçı olacaksın, hem Kurtuluş Savaşına muhalefet edeceksin, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını "kâfir" ilan eden bildiriler dağıtacaksın. Sonra da utanmadan, bu fikrin ve neslin devamı rolünü sürdüreceksin. Yetmeyecek bir de "keşke Yunan kazansaydı" diye hayıflanacaksın. O da yetmeyecek, "Lozan hezimettir" zırvasını uyduracaksın..
Sana ne Lozan'dan. Hezimetse hezimet. Sen "Yunan kazansın" istemiyor musun?
Ee?... Sen kendine ve tarafına bak..
İşte buyur..
Yunan Cumhurbaşkanı tam de senin özgürce "keşke Yunan kazansaydı" diye hayıflandığın dönemde Eşek Adasına çıktı. "Ege'de Türklerin hiçbir şeyi yoktur" dedi.
Haydi buyur..
Göster Lozancıların başaramadığı cesareti de ver cevabı..
Ses yok..
Bütün adaları tek tek işgal etseler gene ses çıkmayacak.
Onların tek derdi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Yunanı yenip zafer kazanması ve sonrasında uluslararası toplumu bir anlaşmaya ikna etmesi.
"Lozan hezimettir" diyenler, Yunan Egeyi tek tek işgal ederken sesi soluğu çıkmayanlar, Misak-ı Millinin önemli bir kısmını ele geçiren Barzani'nin bölücü ve bölgeci bayrağını demokrasinin önemli bir parçası görenler, Kerkük'ün asırlar süren istiklal mücadelesini çoktaan unuttu. Yakında bütün Kerkük'ü kayıp etmek üzere oluğumuzu umursamayanlar, halâ Mustafa Kemal'i sorguluyor.