Dün Akıncı Üssü Davası başladı. Subay, astsubay ve general rütbesine kadar yükselmiş, iyi bir eğitim almış, koltuklarının altında yüksek dereceli diplomalar bulunan adamlardı bunlar. Bir cemaat tarafından yıllar süren bir alt eğitimden geçirilmişler ve hepsi birer biyolojik robota dönüşmüştü.
Büyük rütbeleri, etkin ve yetkin görevleri vardı ama onları bir imam idare ediyordu.
Koca koca filleri küçük kazıklara bağlamışlardı da filler, bırakın bağlandıkları kazıkları, ağaçları kökünden sökecek güçte oldukları halde, bağlandığı şu temelsiz kazığa meydan okuyamıyordu.
Tıpkı bunun gibiydiler.
Koca koca profesörler, bilim adamları, orduları yönetecek generaller, ortaokulu bile bitirememiş bir vaizin "öl" dese kendini öldürecek kadar bağlısı haline gelmişti.
Hâlbuki hepsinin önemli matematik problemleri çözecek yeterlikte hem bilgisi ve hem de aklı vardı.
Hepsi belirli düzeyde zekâ yeterliklerine sahipti. Lakin yıllar içinde paralel cemaat eğitimiyle zihinsel kölelere dönüştürülmüştü.
Televizyonda haberlerde onları izlerken içimden "insanlığa bak" dedim. "Yüzlerce akıl sahibi, kendilerinden nitelik ve yeterlik bakımından geride olan sözde bir adamın boyunduruğu altına girmiş, suç işlemiş ve şimdi askerlerin kolları arasında ilerliyor."