-"Dur" denmesi gerektiği zamanda "dur" demediler.
*
-Trol ve troliçe yığınakları yapıldığı zamanlarda seslerini çıkarmadılar.
*
-Kafayı azıcık çıkaranın tepesine binen ve hiçbir ahlaki kaygı gözetmeyen bir medyanın oluşumunu sessizce izlediler.
*
-Adım adım bir tek adam anlayışının yer etmesinin önüne geçemediler.
*
-Kendilerine verilen makam ve koltuklara fit oldular.
*
-Bugün rahatsız oldukları anlayışın ülkeye egemen olmasına hep birlikte omuz verdiler.
*
-Risk almadılar, cesaret göstermediler, “hayır” diyemediler, “olmaz” demediler, karşı çıkmadılar.
*
Velhasıl...
Bugün itelendikleri ve ötelendikleri yerden bir huruç başlatabilecek ne güçleri var artık, ne de zeminleri...
Olacak olan şudur:
Gitgide daha fazla eriyen bir reytingle birkaç kez daha konuşurlar ve bu defter kapanır.
Aldırma Mahsun
BİR feryat şeklinde yazmış Mahsun Kırmızıgül.
-Yeter artık diye haykırmış.
-“Terör, savaş, ölüm, barbarlık, zorbalık... Adı ne olursa olsun... Kimden gelirse gelsin... Bin kez lanet olsun” demiş.
-“Yazık değil mi, günah değil mi” diye sormuş.
-“Barış istemek kadar soylu bir eylem olamaz” diyerek barış istemiş.
-Ve “sorumlu” olarak gördüğü ülkenin Başbakan’ına seslenmiş.
*
İşte bu yüzden Mahsun Kırmızıgül’e yapılan muamele şu: “Sus lan terörist destekçisi”.
*
Sana hangi muameleyi yaparlarsa yapsınlar, aldırma Mahsun!
Unutma ki barış, “bana terörist destekçisi derler” diye pısmadan barışı talep edenlerin omuzlarında yükselecektir.