“Aldıklarını buldukları sananlar” diye nitelendirebileceğimiz bir hizip var.
“Aldıklarını buldukları sananlar” diye nitelendirebileceğimiz bir hizip var.
Tayyip Erdoğan tarafından kendilerine verilenleri, kendi marifetleriyle elde ettiklerini sananlardan oluşan bir hizip bu.
*
Kimdir bunlar?
Mesela Abdullah Gül... Mesela Abdüllatif Şener... Mesela Ahmet Davutoğlu... Mesela Ali Babacan... Ve mesela Bülent Arınç...
*
Nedir bu hiziptekilerin temel özelliği?
Şudur:
Siyasette ancak ve ancak “Tayyip Erdoğan’ın ekibinin bir parçası” olarak bir anlam ifade ediyorlarken ve toplumsal karşılıkları Erdoğan’ın binde biri bile değilken...
Kendilerini birer siyasal önder olarak görmeye başlamaları...
*
Oysa bağımsız olarak ortaya çıktıklarında hiçbirinin ciddi bir toplumsal karşılığı yok.
İşte bakın:
- Abdullah Gül... Yıllardır açıktan bir kalkışma yapamıyor.
- Abdüllatif Şener... Memleketi Sivas’tan aday bile olamıyor.
- Ali Babacan... Beklediği rüzgârın binde birini bile estiremiyor.
- Ahmet Davutoğlu... Babacan’dan bile daha geride.
*
Gelelim Bülent Arınç’a.
Onun durumu hepsinden daha trajik.
Trajik çünkü ruhu AK Parti’den çoktan koptuğu halde bedenini koparmaya bile cüret edemiyor. Fakat buna rağmen afra tafrası hiç eksik olmuyor.
*
Son afra tafrasını ise şu şekilde ifade etmiş Bülent Arınç:
*
“Erdoğan’a karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum ama beni fazla zorlamasınlar.”
*
Fazla zorlarlarsa Erdoğan’a karşı rakip olabilirmiş!
Kimler zorlayacaklarsa Allah billah aşkına, zorlasınlar şu Bülent Arınç’ı...
Zorlasınlar da... Alsın boyunun ölçüsünü!
....