NASIL sabahın bir sahibi varsa...
Kör kedilerin, kanadı kırık kuşların, sahipsiz köpeklerin, mazlum
atların, topal karıncaların, gariban keçilerin, masum serçelerin
de...
Bir sahibi vardır.
*
Bir köpek yavrusunu vahşi işkencelerle katleden alçakların, o köpek yavrusunun koruyucusunaverecekleri hesap öyle çetin bir hesap olacaktır ki...
O hesap vakti geldiğinde...
Bu alçaklar, gözlerini büyük bir dehşetle açarak bakakalacaklardır!
*
Nereden mi biliyorum?
İbrahim Suresi’nin 42. ayetinden...
*
O ayette şöyle deniliyor:
“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor, hepsi bu!”
NABİ BEY’İN KEDİCİK BABASI OLDUĞUNU NASIL UNUTMUŞUM
TÜRK siyasetinin gelmiş geçmiş en “kedici” siyasetçisi Nabi
Avcı’dır.
Bakanlık yaptığı dönemlerde kedisi Pamuk, protokolün en başındaydı.
Nereye gitse hemen bir kedi boynuna atlardı.
Kısacası “Ebu Hureyre” gibiydi Nabi Avcı.
*
Üstelik kafasını gözünü hayli kırarak da olsa “Çift jandarma geliyor kaymakam konağından / Fiske vursam kan damlar kırmızı yanağından” türküsünü havalandırmış.
*
Geriye bir zeybek kaldı.
Bingo!
Evet, o da var. Büyük bir kalabalık içinde eyvallahsız efeler gibi zeybek de oynamış Nabi Avcı.
*
Ama durun bir dakika!
Bunların hepsi, 90’lı yılların başından beri yakından tanıdığım Nabi Avcı’nın repertuvarında zaten vardı.
Yani işin adaylıkla madaylıkla, siyasetle miyasetle falan bir
ilgisi yok.
*
Son söz:
Siyasette samimiyet de samimiyetsizlik de halka çarpan etkisiyle yansır!