Terörün amacı nedir?
Yıldırmak.
Panik yaratmak.
Güvensizlik oluşturmak.
İstikrarsızlaştırmak.
Umutsuzluk yaratmak.
Geleceği belirsiz kılmak.
Teröristler, işte bu tür sonuçlar elde etmek amacıyla dün İstanbul’u kana buladılar.
Masum insanları katlettiler.
Bu alçak teröristlerin bir türlü öğrenemedikleri şey şu:
Bizim halkımız bu tür olaylar karşısında muazzam bir kenetlenme içine girmiştir, girer, girecektir.
Ne yılgınlık ne panik ne umutsuzluk ne karamsarlık ne güvensizlik ne de istikrarsızlık...
Hiçbiri ama hiçbiri tutmaz bu memlekette.
Kalleşler, bu saldırıyla neyi amaçlıyorlarsa...
Tam tersini elde edecekler.
Daha çok kaynaşma... Daha çok istikrar... Daha çok umut... Daha çok dayanışma...
Ve hepsinden daha önemlisi:
Teröre ve teröristlere karşı topyekun bir karşı koyuş.
Canlarımız gitti, kan aktı.
Elbette üzüntülüyüz.
Ama teröristlerin başaramayacaklarına duyduğumuz sonsuz güven, acımızı biraz olsun azaltıyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ OLAYI: DEVLET DOĞRUSUNU YAPMIŞ
SELAHATTİN Demirtaş’ın babası, Diyarbakır’da kalp krizi geçirmiş.
Bunun üzerine Demirtaş, Edirne’den Diyarbakır’a götürülmüş.
Demirtaş’ın ulaşımı için de özen gösterilmiş. Önce helikopterle Çorlu’ya götürülmüş, oradan da özel bir uçakla Diyarbakır’a.
Yasa ne diyor bu konuda?
Şunu diyor:
“Ana, baba, eş, kardeş, çocuk ile eşinin anne veya babasından birinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hallerinin bulunduğunun Sağlık Kurulu raporu ile belgelenmesi durumunda tutukluya izin verilebilir.”
İzni hangi yetkili makam veriyor?
O da şöyle oluyor:
Ceza infaz kurumunun en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onayıyla izin verilebiliyor.
Sonuçta olan şu:
Devlet, Demirtaş için yasayı uygulamış. Hem de büyük bir dikkat ve özenle uygulamış.
Hükmümü veriyorum:
İnsani açıdan yapılması gereken yapılmış.
Tatava çıkarmaya ya da büyük anlamlar yüklemeye hiç gerek yok.