TARİHİMİZDE çok meşhur bir "Bekri Mustafa" vardır.
Gece gündüz içen tiplerdendir bu Bekri.
*
Bekri’nin namlı öykülerinden birini aktarıyorum:
*
Bekri Mustafa, bir gün Küçük Ayasofya Camisi’nin önünden geçmektedir.
O sırada musallada bir tabut vardır, ancak namazı kıldıracak imam yoktur ortalarda.
Beklemekten canı sıkılan cemaat, başında kavuğu, sırtında cüppesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı “hoca” zannederek namazı kıldırmasını isterler.
“Ben hoca değilim” falan dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler.
Bekri Mustafa, namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.
Cemaat, “Ölüye ne söyledin” diye meraklanınca...
Bizim Bekri durur mu, yapıştırır cevabı:
“Ölüye şöyle dedim: Öteki dünyada sana bu dünyanın ahvalini sual ederlerse... Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin, onlar durumu anlar.”
*
Bir haftayı bile bulmayan bir İskoçya kaçamağının ardından yalnız ve güzel ülkeme döndüm.
Kapıdan girer girmez sordum:
“Ne var ne yok memlekette.”
Cevap hemen geldi:
“Beyazıt var ya Beyazıt... Hani şu neredeyse 33 buçuk yıldır televizyonda ‘Beyaz Şov’ yapan arkadaş... İşte o, son üç gündür hain, PKK’lı, bölücü, FETÖ’cü falan ilan edildi. Savcılık da bunun üzerine Beyazıt hakkında terör örgütü propagandasından soruşturma başlattı.”
*
Hemen “Dur” dedim, “Tamam” dedim, “Gerisini söyleme” dedim.
Ardından da ekledim:
“Memleketin ahvalini gayet iyi anlamış bulunmaktayım.”