Hürriyet haber toplantısını Heybeliada’da yapmaya karar vermiştik.
Dün sabah saatlerinde Kabataş’ta buluştuk ve deniz taksiye doluştuk.
Deniz taksiyle bol çalkantılı denizde yol alırken öyle bir türbülans oluştu ki... Yetmiş sekiz kuşaktır Bozok Yaylası’nın dışına adım atmamış bir sülalenin çocuğu olarak beni deniz tuttu.
Fakat çok fena tuttu deniz beni:
Midem bulandı, gözüm karardı, perişan oldum.
Beraber yola çıktığımız arkadaşlara şöyle bir baktım: Sanki hepsi Sadun Boro’nun torunuymuş gibi rahatlıktan kırılıyorlardı.
“Hepinizin mi anneannesi/babaannesi Girit’ten geldi? Ne oluyor kardeşim? Aranızda yok mu Çankırılı/Çorumlu/Sivaslı?” falan diye bin sitem ettim.
Nihayet kara göründü.
Karaya ayak bastığımızda neredeyse toprağı öpecektim.
Heybeliada’da kısa bir ada turunun ardından Gencay Cafe’ye konuşlandık. Kocaman bir toplantı masası oluşturduk. Telefonlarımızı, bilgisayarlarımızı masaya yerleştirdik.
Hürriyet haber toplantılarını “Teams” üzerinden yapmaya alışmışız, yüz yüze toplantıya uyum sağlamakta azıcık zorluk yaşadık.
Sayfalar çizildi. Haberler dağıldı. Gündem oluşturuldu. Tartışmalar yapıldı. Manşet belirlendi.