ŞU "Cemaat" denilen yapı...
-Devletin derinliklerine öyle pervasızca sızdı ki...
-Kendisine bağlı savcı, polis ve yargıçları öyle sakınmasızca
kullandı ki...
-Kaset maset işlerine bulaştığına dair algıyı öyle korkusuzca
pompaladı ki...
-Her taşın altından çıkabildiği izlenimini öyle net biçimde verdi
ki...
Tuhaf bir sonuç çıktı ortaya.
*
Şöyle bir sonuç:
-Hırsızlık yaparken enseleneninden... Trafikte hız yaparken
yakalananına...
-Yolsuzluk yaparken suçüstü yapılanından... Görevini ifa ederken
beceriksizlik sergileyenine...
-Parti içi sorunlardan bunalmış parti liderinden... İstediği makama
gelememiş bürokrata...
-Aykırı çıkışlar yapan herhangi bir yetkiliden... Ayağına taş değen
herhangi bir şahsiyete...
Memlekette azıcık uyanık geçinen kim varsa...
Hepsi ama hepsi...
Bütün suçu “Paralel”e bağlayarak...
Sorumluluktan, suçtan, günahtan, beceriksizlikten falan...
Arınıp kurtulmaya başladılar.
*
“Cemaat”in Türkiye’ye yaptığı çok kötülük var ama bence en büyük
kötülük budur.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Paralelci mi?
KISA bir süre öncesine kadar Akit gazetesinde yazılar yazan Faruk Köse, İslami kesim içinde yer alan araştırmacı yazarlardan biri.