BİR ara neredeyse aydın olmanın tek koşuluydu...
Kemalizm karşıtı olmak.
*
Şöyle şeyler olurdu:
*
- Anti-Kemalist çıkış yapmayana kız verilmezdi.
*
- Mete Tunçay Hoca, neredeyse Kadir Mısıroğlu işlevi görürdü.
*
- Bedri Baykam’ın Kemalizm’ine vuruldukça içi açılırdı sanat piyasalarının.
*
- İnkılap Tarihi ile dalga geçmeyene tarihçi denmezdi.
*
- Piyasa canlanırdı Murat Belge’nin tutkulu Kemalizm karşıtlığıyla.
*
- Oktay Akbal’ın “ah Menemen vah Menemen” yazılarıyla dalga geçmeyeni Sinema Günleri’ne almazlardı.
*
- Behçet Kemal şairden sayılmazdı.
*
- Eskiden Atatürkçü takılan Çelik adlı şarkıcıyla “N’aber Çelik, Atatürk nasıl” falan diye dalga geçmek çok popüler bir işti.
*
- Kulakları çınlasın... Şahin Alpay’lar, Ahmet Altan’lar, Mehmet Altan’lar... Her fırsatta bir tane çakarlardı Kemalizm’e.
*
- Nilüfer Göle Hanımefendi lisan-ı hal ile küçümserdi Kemalizm’i.
*
Gel zaman git zaman...
Artık nasıl bir rüzgâr estiyse memlekette...
Neredeyse...
Nilüfer Göle, Mete Tunçay, Murat Belge, Mehmet Altan, Ahmet Altan ve diğerleri...
Hep birlikte bir koro oluşturup...
“İzmir’in dağlarında çiçekler açar / Altın güneş orada sırmalar saçar” diye marş çığıracak kıvama geliverdiler.
*
Atatürk var ya...
Gerçekten büyük adammış.
EVETÇİ YA DA HAYIRCI OLMAMANIN YARARI
“REFERANDUMDAN evet çıkmazsa iç savaş çıkar” diyen şahsa evet cephesinin medyası ses bile etmiyor.
*
Tıpkı “Referandumdan hayır çıkmazsa iç savaş çıkar” diyecek bir şahsa hayır cephesinin medyasının ses etmeyeceği gibi...
*
Ne mutlu bize ki ikisine de laf saydıracak konumdayız.
BAKAN HANIM’IN BAŞÖRTÜLÜ KIZA GİTMESİ
GÜZEL bir hareket.
*
Fakat Bakan Hanım’ın otobüste tekmelenen şortlu kızımızı ziyaret etmesi de güzel hareket olurdu.
*
Unuttu galiba!
BERBAT BİR FİLM İZLEDİKTEN SONRA MIRILDANDIKLARIM
- Sinema bitmiş abi.