Kuddusi Okkır... Ergenekon davasının sembol isimlerinden... "Ergenekon'un kasası" diye tutuklandı... 1 yıl içinde kanser oldu... Tedavi edilmedi... Ölümünden 5 gün öncesine kadar da tahliye edilmedi... Öldüğünde "kasa" diye nitelenecek bir geliri olmadığı ortaya çıktı... Ergenekon davasının düşmesinin ardından eşi Sabriye Okkır soruyor: "Bu cinayeti işleyenler hesap vermeyecek mi?"
- Siz olaya “cinayet” diyorsunuz. Kim işledi bu cinayeti?
SABRİYE OKKIR: İstanbul’daki 3 hastane, Tekirdağ’daki hastane... Bu hastanelerin doktorları... Hâkimler, savcılar... Dönemin Adalet Bakanı... Hepsi elbirliğiyle öldürdüler adamı. Tedavi ettirmediler. Hesabını da vermiyorlar.
- Neler yaşadınız tutukluluk döneminde?
SABRİYE OKKIR: Mart sonunda durumu fenalaşınca nisanın ortalarına doğru Kuddusi’yi İstanbul’a gönderdiler. 3 hafta tutuklu hastayı aradık hastanelerde. En sonunda Bayrampaşa Cezaevi’ne gittik. Lütfettiler, içeri aldılar. Oğlumla ikinci müdürün odasına gittik. Adam bize “Görmek istediğinizden emin misiniz” diye sordu. Oğlum fırladı, “Biz her şartta babamı göreceğiz” dedi. İkinci müdür telefon etti, “Tutukluyu hazırlayıp koridora getirin” dedi. 10 dakika sonra koridora çıktık. Gördüğümüz manzara şuydu: Yerden bir karış yükseklikte ilkel bir sedye ile getirmişler. Kafası kazınmış. Burnunda uyduruk bantlarla sarılmış bir sondaj var, nefes almasını sağlamak için. Bir sondaj da battaniyenin üzerinde idrar için. Parmağını oynatacak durumda değil. Şuuru kapalı... Ve bu haliyle tutuklu.