MALUM önümüzde büyük, çok büyük ama çok büyük seçim var.
İşte tam bu yüzden...
İktidar cephesinin...
Muhafazakârlar ile milliyetçileri aynı çatı altında birleştirecek şöyle okkalı bir kültürel değerler üzerinden yapılacak bir tartışmaya şiddetle ihtiyacı var.
“Zina tartışması” var ya “zina tartışması”...
Bunun için...
Bulunmaz bir nimet.
Cumhurbaşkanı Erdoğan...
İşte bu yüzden...
Durup dururken...
“Zina” tartışmasının fitilini ateşleyiverdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan istiyor ki...
“Zinayı savunanlar” ile “Zinaya karşı çıkanlar” arasında şöyle güzel, şöyle sert, şöyle etkili, şöyle kuvvetli bir tartışma çıksın.
Ve böylece...
Muhafazakâr milliyetçi cephe gücüne güç katsın, sandıklar patlasın, hayat bayram olsun, kuşlar cıvıldasın falan...
Bu stratejiyi ancak şöyle bir tavır bozabilir:
Eğer iktidar muhaliflerinin bir teki bile...
Zina tartışmasına girmezlerse...
Zina tartışmasına yüz vermezlerse...
Ne girmesi! Ne yüz vermesi!
“Zina” kelimesinin “z”sini bile telaffuz etmezlerse...
Zina konusu, kursakta bir heves olarak kalır.
Bakalım başarabilecekler mi?
‘ESAD’LA GÖRÜŞÜLSÜN’ DİYENLERE NEDEN HAK VERMEYE BAŞLADIM?
Suriye konusunda iki ana eksen var:
BİRİNCİ EKSEN: Amerika, YPG, PKK ekseni.
İKİNCİ EKSEN: Rusya, İran, Esad ekseni...
Türkiye...
Birinci eksene uzak duruyor. Çünkü orada PKK var.
Türkiye...
İkinci eksene de uzak duruyor. Çünkü orada Esad var.
Böylece Türkiye...
İki eksenin de...
Ne tam içinde yer alabiliyor ne de tam dışında...
İşte tam da bu nedenle...