NAMLI kutuplaştırmacı, şartlar gereği bir hışımla şanlı uzlaşmacıya
dönüşmek zorunda kalmıştı.
Göğsü daralıyordu.
*
Meşhur laf sokucu, çok süper bir hızla barışçı mesajcıya dönüşmek
zorunda kalmıştı.
Nefesi kesiliyordu.
*
Sürekli “siz, biz / siz, biz” diye haykırıcı, aniden ve ansızın
“biz” deyiciye dönüşmek zorunda kalmıştı.
Yüreği sıkışıyordu.
*
En ağır laflarla cevap verici, birdenbire alttan alıcı durumuna
dönüşmek zorunda kalmıştı.
Çarpıntı tutuyordu.
*
Ve nihayet!
Göğüs daralması, nefes kesilmesi, yürek sıkışması, çarpıntı
falan...
Hepsi bitti!
Çünkü fabrika ayarlarına, yani en şifalı yere dönülüverdi
elhamdülillah!
TÜRKİYE’DE EN KOLAY İŞ: BİRLİK BERABERLİĞİ BOZMAK
TÜRKİYE’de birlik ve beraberliği bozmak, dünyanın en kolay
işi...
Bunun için üst akla, yabancı parmağına, dış mihraklara falan hiç
gerek yok.
*
Mesela indirirsin tozlu raflardan şu iki tarihi ihtilaf
konusunu:
Abdülhamid... Ulu hakan mı, kızıl sultan mı?
Lozan... Zafer mi, hezimet mi?
Ardından da seyreylersin gümbürtüyü...