Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye geçme kararı aldı.
Aman Allah’ım!
Yok böyle kin ve nefret.
Yok böyle küfür ve hakaret.
Eline taşı alan fırlattı Mehmet Ali Çelebi’ye.
Sanki bir milletvekili, ilk kez parti değiştiriyor gibi.
Sanki Türkiye, böyle bir olguyla ilk kez tanışıyor gibi.
Öyle bir linç kampanyası ki...
Tarihte eşi benzeri görülmemiştir bu lincin.
Üç gündür Çelebi’ye edilen küfürleri okudukça yüzüm kızarıyor.
Eğer tüm mesele...
CHP’de başlayan siyasetin onun tam zıddı olan AK Parti’yle devam etmesi ise ve bu bağışlanamaz bir ilkesizlik ise...
Böylesi değişimlerin sayısız örneğini görmedik mi yakın geçmişte?
Mesela AK Parti kurucusu Abdüllatif Şener, CHP’ye geçti. Böyle bir lincin binde birini bile yaşadı mı?
Mesela Mehmet Bekaroğlu, Milli Görüş’ten CHP’ye geçti. Bırakın linci, takdir bile edilmedi mi?
Mesela Ahmet Davutoğlu, kendisine “gelmiş geçmiş en çapsız dışişleri bakanı” diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı masada. Linç mi ediliyor?
Mehmet Ali Çelebi’ye bu derece ölçüsüz, bu derece çığırından çıkmış, bu derece “vurun, yaşatmayın” noktasına varmış bir linç kampanyası düzenlenmeseydi.
Sade, basit, kıvamında bir linç kampanyasıyla yetinilseydi.
Sesimi çıkarmazdım.
Çelebi’ye...
“Kardeşim, sen benim oylarımla milletvekili seçildin. Şimdi gittin benim oy verdiğim partinin tam zıddı partiye geçtin. Oylarımı helal etmiyorum” diyenler de oldu.
Bak işte bunda sorun yok. Bunu sonuna kadar anlayışla karşılıyorum.
Ancak kin dolu küfürler... Nefret dolu hakaretler... Recim galeyanına kapılmış gibi taş fırlatmalar... Benim bu vurun kahpeye dansını anlayabilmem mümkün değil maalesef.