Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen akşam NTV yayınında yaptığı açıklamada tam olarak şunları söyledi:
“Benim hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu Türk müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla milletimizin duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır.”
Bunun adı geri adımsa...
Ne şahane bir geri adımdır bu!
Bunun adı durumu açıklığa kavuşturmaksa...
Ne güzel bir açıklığa kavuşturmadır bu!
Bunun adı pişmanlıksa...
Ne harika bir pişmanlıktır bu!
Bunun adı bir tür özürse...
Ne muhteşem bir özürdür bu!
EYVAH! SEZEN HER AN YENİDEN SAZAN OLABİLİR
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın geri adım atmasıyla...
Sezen Aksu olayı yaşandı bitti saygılı ya da saygısızca.
Şimdi benim korkum şu:
Bir haftadır “Sezen’im... Aksu’m... Sen bizim her şeyimizsin... Sen Türkiye’sin...” diye lügat paralayanlar...
“Sen zaten yetmez ama evetçinin tekiydin... Sazandın” falan diye...
Laf saydırmaya başlarlarsa...
Eyvah ki eyvah!
DİYARBAKIR’DAN NE GEÇER
“DEMOKRASİNİN yolu Diyarbakır’dan geçer” sözü kadar...
Eskide kalmış, bayatlamış, anlamını kaybetmiş, sihrini kaybetmiş bir söz yoktur.
90’lı yıllarda Mesut Yılmaz, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” dediğinde, bu sözün bir karşılığı, bir anlamı, bir cazibesi vardı.
Çünkü...
Kürt kimliği kısıtlanıyordu.
Kürtçe televizyon hayal bile edilemiyordu.
Kürt dilinin üniversiteye girmesi düşünülemiyordu.
Yani demem o ki...
“Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” diyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’dan geçmesini planladığı yola neleri koyacağını somut olarak açıklamasında fayda var.