TEHDİT ettin... Şantaj yaptın... Parmak salladın... Racon
kestin...
Ve böğürüp, böğürüp durdun.
Ne oldu sonunda?
*
Ne olacak?
Reis, çıktı meydana...
“Hop birader! Burada raconu ben keserim! Sen çekil bakayım
kenara... Sen kimsin?” diyerek...
Hem senin hem de senin gibilerin suratına nakşetti mübarek Osmanlı
tokadını.
Hadi, bundan sonra böğür de görelim
*
Hani “Ben serçe parmağımla bilmem ne yaparım” falan diyordun
ya...
Şimdi al o serçe parmağını da depresif bir şekilde emmeye
başla!
*
Hani “Ben gazetelerden, televizyonlardan adam attırırım” falan diye
kostaklanıyordun ya...
Hadi şimdi de geriye doğru kostaklan da görelim.
*
Hani “Devlet benim, ben devletim” falan diye alayına gider
yapıyordun ya...
Şimdi git duvarlara yap giderlerini...
*
Hani “Savcılar elimin altında” falan diye çalım satıyordun
ya...
Artık sadece Reis’in Osmanlı tokadı var suratının üstünde.
*
Hadi uza şimdi.
Böğüre, böğüre uza.
ATLETLİ KEMAL BEY
Hadi, bundan sonra böğür de görelim
HEP takım elbiseyle gördüğümüz, en fazla kolları sıvanmış gömleğe
kadar esneyebilen Kemal Bey’i...
Bir anda Zeytinburnu sahilinde ailecek piknik yapan Selahattin Dayı
tipinde görünce...
Afalladım resmen.
- “Yok artık” dedim.
- “Photoshop” dedim.
- “Kendisi değil de benzeridir” dedim.
Dedim de dedim yani.
*
Fakat hayır!
Ta kendisiymiş.
Sımsıkı gerçekmiş.
*
Atletli fotoğrafa bakınca...
Bu fotoğraftaki eksikleri şöyle sıraladım:
Mangal, piknik tüp, plastik top, kilim, Mine Kırıkkanat, çizgili
pijama falan...
*
Şaka bir yana...
“Halk adamı” imajı içinse bu fotoğraf, bu kadar ani ve büyük bir
değişim yerine...
Alıştıra alıştıra geçiş yapsaydı keşke...
Mesela ekose ceketle başlasaydı işe.