Kadir Mısıroğlu kimdir?
“10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe herkes kenefe gitsin” diyen...
Saygısız.
Seviyesiz.
Asgari nezaketten yoksun.
Ağzı bozuk.
Şuuru kirli.
Bırakın İslam ahlakını ve adabını, genel adap ve ahlaka bile uzak düşmüş.
Bir adamdır.
Böyle bir adamın, üstelik tam da 10 Kasım arifesinde
ülkemizin Diyanet İşleri
Başkanı tarafından evinde ziyaret
edilerek onurlandırılması olayına
yönelik Genç İmam Hatipliler Derneği
Genel Başkanı Muhammed Samet Akkaya’nın yaptığı yazılı
açıklamadan bazı bölümler aktarıyorum:
İslam dinini temsil eden birisi, bulunduğu toplumun değerlerine saygı duymalı, toplumun değerlerine saygı duyan insanlarla bir olmalı ve her zaman toplumun değerlerine saygı duymayı tavsiye etmeli.
İslam’ı temsil eden birisi toplumumuzu birleştirmeli, ayrıştırmamalı ve insanların nefretini kazanacak işlerden uzak durmalı.
Biz bir çocuğun kuşu öldü diye o çocuğa taziyeye giden bir Peygamber’in ümmetiyken... Bizim hoşgörü kazandıracak iş ve işlemlerde bulunmaktan başka işimiz olmamalı.
Bravo! Helal olsun sana genç imam hatiplim!
Senin şuurun mevcut Diyanet İşleri Başkanı’nın şuurunun çok ötesinde...
Bu yüzden ümitlendik, bu yüzden karamsarlığı attık üzerimizden.
O koltuğa senin ya da senin gibi düşünen birisinin oturması için dua ediyoruz!
Hadi inşallah!
NE YANİ? SEVİYEMİZ KENEF SEVİYESİ Mİ
OLACAK?
KADİR Mısıroğlu “10
Kasım’da kenefe gidin” dedi ve Diyanet
İşleri Başkanı da 10 Kasım’da Mısıroğlu’nun
evine gitti ya...
Bazıları, işte buradan yola çıkarak...
Kadir Mısıroğlu’nun evi için “kenef” yakıştırması yaptılar.
Hayır, hayır!
Bu tür seviyesizliklerle mücadele, bu seviyeye inerek yürütülemez.
Kenef bir seviye değildir, seviyesizliktir. Ne seviyesi yahu! Çukurun çukurudur.
Bırakalım bu seviyesizler kenef çukurunda, genelev çukurunda debelensinler!
Atmayalım kendimizi bu kanalizasyonun içine.
YOK BÖYLE ÇAKALLIK!
HABER şu:
Flaş... Flaş... Flaş... Taciz iddialarıyla gündeme gelen Talat Bulut ve kavgalı olduğu rol arkadaşı Şevval Sam’a dizide öpüşme sahnesi konulunca gerilim yine tırmandı. Flaş... Flaş... Flaş...
Şunların diziye reyting kazandırmak amacıyla taciz iddiasını bile nasıl da istismar ettiklerinin farkında mısınız?
Ben hayatımda böyle sofistike çakallık görmedim vallahi!
TRUMP DENİLİNCE AŞAĞI YUKARI ŞUNU
HİSSEDİYORUM
NEFRETLE küçümseme arasında gidip gelirken...
Aniden bir sempatiye doğru kayışın tam ortasında gelen...
İnceden bir tiksinmenin tam göbeğinde oluşan...
“Ya aslında matrak bir herif” düşüncesinin hızla silinip...
“Yok lan, bununla yola çıkılmaz, borç alınıp verilmez” havasının tüm benliğimi kaplamasının ardından...
Dudaklarıma oturan “Bak şu kerataya” sırıtışının kendi ele vermesi...
Evet, evet...
Trump denilince bende oluşan hava aşağı yukarı böyle...
SİVİL ATATÜRKÇÜLÜK
MÜJDELER olsun yurdumun toprağına, taşına!
Kemalizm adı altında yıllarca devlet ve asker elinde sopaya dönüştürülen Atatürkçülük, 2018 yılının Kasım ayında tam bir sivil şahlanış yaşamakta!
Zorlama var mı? Yok.
Devlet gücüne yaslanma ve yaranma duygusu var mı? Yok.
Peki ne var?
Tamamen sivil, tamamen doğal, tamamen kendiliğinden bir hareket var.
Bu hareket, eskiden olduğu gibi...
Yukarıdan aşağıya bir hareket değil.
Aşağıdan yukarıya bir hareket!
UMALIM DA BU SÜREÇTEN...
Ayakları yere basmış, istismar kapılarının tümünü kapatmış, şekilciliklerden uzaklaşmış, iptidai tarafları törpülenmiş...
Çağdaş, modern, tartışmaya sonuna kadar açık ve hepsinden önemlisi Atatürk’e sonuna kadar yaraşan...
Bir Atatürkçülük çıksın!
TRT KURDİ’DEN MUTLAKA İZLEYİN
“ÇANAKKALE içinde vurdular beni/Ölmeden mezara koydular beni” diye
başlayan o muazzam Çanakkale türküsünün Kürtçesini söylemişler.
TRT Kurdi’de izledim.
Bende tüyler diken!
Türk ile Kürt’ün en önemli birleşme noktasıdır ya Çanakkale!
TRT Kurdi’de yayınlanan Kürtçe Çanakkale türküsü ile işte o noktaya muhteşem bir şekilde parmak basılmış.
Bulun, buluşturun, izleyin, izlettirin lütfen.