Bir ödül töreni...
Ödül vermek için sahneye çıkan Mehmet Ali Erbil, törenin sunucusu Melike Öcalan’a şöyle dedi:
“Çok güzelleşmişsin sen. Elimi değdirdiğim herkes meşhur oluyordu. Bir sana elimi değdirmedim.”
Melike Öcalan, bu sözleri işittiği anda...
İçine düşürülmüş olduğu duruma karşı...
İsyanla utanç arasında, itirazla şok arasında, başkaldırıyla öfke arasında, çaresizlik ile üzüntü arasında gitti geldi, gitti geldi.
“Şoktayım” dedi.
Ardından da ekledi: “20 yıldır başıma böyle bir şey gelmedi.”
Utanmaz olmak ayrı bir şeydir.
Utanç verici olmak ayrı bir şeydir.
Mehmet Ali Erbil, her ikisini de bünyesinde içselleştirmiş durumda.
Allah şifa versin diyeceğim ama bu içselleştirme nedeniyle iyileşme ihtimali sıfır.
KUSURA BAKMA MODERN DANS
YER: Avrupa Parlamentosu Genel Kurul Salonu.
Bir grup genç dansçı, parlamenterlerin toplantı yaptığı salonda bir modern dans gösterisi sergiliyorlar.
Tablo aşağı yukarı şöyle bir şey:
Parlamenterler sıralarında otururken... Koridorlara yayılan genç dansçılar, bulundukları yerde müzik eşliğinde tuhaf hareketler sergiliyorlar.
Yadırgamamayı prensip haline getirmeye çalışan benim gibi birinin bile yadırgamadan edemediği anlamsız hareketler. Kolların garip bir şekilde sallandığı, vücudun rastgele ve düzensiz ritim tutmaya çabaladığı bir dizi saçmalık. Uzaktan görenin “Şaka mı bu?” diyeceği türden bir şey.