OSMANLI'nın yükseliş döneminin sarayı TOPKAPI mütevazı, Osmanlı'nın çöküş döneminin sarayı DOLMABAHÇE ise janjanlı ve abartılıdır.
*
Yükselişte olan bir millet... Üretimini arttırıp zenginleşen bir
halk... Dış politikasında ustalıklar sergileyen bir devlet...
Dünyada bir yıldız gibi parlayan bir ülke...
İhtişamını ve azametini "TEVAZU"da arar.
*
Böyle bir ülkede...
Görkemli binaların yerini işlevsel binalar alır.
Altın varaklı tahtların yerini sade ama şık sandalyeler alır.
Uçak filolarının yerini tarifeli uçaklar alır.
Devlet bürokrasisinde pahalı arabaların yerini bisikletler
alır.
Saraylarla hava atmanın yerini ülkenin markalarıyla hava atma
alır.
Binalar ve uçaklarla hava atmanın yerini ekonomik gelişme alır.
*
Çöküşte olan bir millet... Üretimini arttıramayan ve yoksullaşan
bir halk... Dış politikasında acemilikler sergileyen bir devlet...
Dünyada yıldızı sönen bir ülke...
İhtişamını ve azametini "SARAYLAR"da arar.
*
Böyle bir ülkede...
Saraylar öne çıkar.
Özel tasarım devlet uçakları öne çıkar.
Araba filoları öne çıkar.
İsraf öne çıkar.
Altın varaklar öne çıkar.
Tahtlar öne çıkar.
Cumhurbaşkanı metinden kopunca
CUMHURBAŞKANI Erdoğan'ı dinliyorum.
Bir metin okuyor. Okuduğu metin muhteşem! Bir olmaktan, beraber
olmaktan, birlik olmaktan dem vuruyor. Fevkalade olumlu. Güzel.
Fakat o da ne!
Erdoğan bir an metinden kopuyor ve irticalen konuşmaya başlıyor.
İşte o anda geliyor:
"Kuzu kuzu Saray'a gelecekler! Saray kadar başınıza taş düşsün"
türü çıkışlar.
Milletçe birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu günlerde
Erdoğan'ın metinden kopmaması şart.