UÇAK gökyüzünden süzülerek iniş yapıyordu Antalya'ya...
İlk Rus turist kafilesi uçağın kapısında belirdiğinde...
Otelciler ağlıyordu, İl Turizm Müdürü ağlıyordu, hanutçular ağlıyordu.
*
Kabarmıştı bütün duygular...
- “Allah’ım bize bugünleri de gösterdin ya... Artık ölsem de gam yemem” diyordu Antalyalı bir taksici...
- Sadece Rus turistleri ağırlamayı şiar edinmiş bir otelci, “Otelimizdeki tüm yerli turistleri bugünden itibaren ocak dışı ilan edeceğiz” diyordu.
- Bir başka otelci ise “her şey dahil konseptine 88 şey daha eklemezsem şerefsizim” diyordu.
*
TRT canlı yayına geçiyordu.
Utanmasalar “po pooo popolin popolin popolin popoya” diye “Kalinka” çalacaklardı.
*
“Nataşa! Sen artık bizim dünya ahiret bacımızsın” yazılı pankartlar açılıyordu.
Moskova kardeş oluyordu.
Şezlonglar ağlıyordu, falezler ağlıyordu, “Yedi Mehmet” ağlıyordu.
*
- Havaalanındaki karşılama ekibinden telaşlı bir işgüzar, “Kılıç kalkan ekibi nerede kaldı” diye soruyordu.
- Bir devlet yetkilisi ise heyecandan ne diyeceğini bilemez halde, “Bundan kelli bütün Rus uçakları sınırlarımızı ihlal edebilir” diye nutuklar atıyordu.
- “Aslında Putin de iyi bir dünya lideridir” diyordu üst düzey bir bürokrat.
Resmi asla çizilemez sanılan mutluluğun resmi çiziliyordu Antalya’da.
*
Gerçi düşürülen uçağın pilotunun adını Antalya’da bir caddeye vermeyi akıl eden çıkmamıştı henüz.
Ama uçaklar böyle geldikçe...
Bunu akıl edecek bir turizm mücahidi de çıkacaktı elbette.