“Bu sefer galiba bir şeyler değişecek” noktasından çok büyük bir hızla “Hiçbir şeyin değişeceği yok” noktasına gelmiş durumdalar.
“Dolar 10 lira olsa da, büyük ekonomik kriz çıksa da yine
Erdoğan kazanır” diyorlar, başka da bir şey demiyorlar.
“Sandık önümüze gelse de kendi partimizi şöyle okkalı bir şekilde
cezalandırsak” diye büyük bir tutkuyla beklemekteler.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adını bile duymak istemiyorlar. CHP
denilince yüzlerini ekşitiyorlar.
Yarısından fazlası “Bu yerel seçimde sandığa gitmeyeceğim, oy
vermeyeceğim” diyor, başka da bir şey demiyor.
İktidarın tek kale maç oynamasının tüm sorumluluğunu beceriksiz,
başarısız muhalefete yüklüyorlar ve muhalefete iktidardan daha
fazla kızgınlar.
Siyaset konuşmak istemiyorlar. Umuttan söz edenleri dövmeye
kalkıyorlar. En küçük bir iyimserliğe bile tahammül
edemiyorlar.
ARTIK HİÇ SEMPATİK DEĞİLSİN BE 'DEDE'!
“Röportaj” yerine “kürtaj” demesinin sevimliliği...
“Sen önce dişini fırçala” şeklinde gaddar bir tepkiye maruz
kalmasının insanda yol açtığı merhamet duygusu...
“Hain! Vatan haini! Ararım 155’i” derken bile korkutucu
olamaması...
Cehaletinden zerre kadar kuşku duymamasının neden olduğu
sempatiklik...
Falan...
“Dede”yi ilk üç gün ben de destekledim.
Ama “Dede” artık sevimliliğini fena halde yitirdi.
Özellikle en son “Askeriyede 90 yıl Allah demek yasaktı” şeklindeki
bir iftirayı, çok rahat bir şekilde dillendirince!
Çünkü hiçbir müfteri, sempatik değildir.
EN UCUZLAYAN SUÇLAMA: HAİN! VATAN HAİNİ!
Dolar mı aldın?...