SAPANCA’yı azıcık geçince...
Bir benzin istasyonunun kıyıcığına konuşlanmış olan “Adalet
Yürüyüşü Mola Yeri”ne ulaştım.
*
Nasıl sıcak.
Ama nasıl sıcak.
Asfaltta yumurta pişer, o derece yani...
Bırak yürümeyi, durmak imkânsız.
Adana bile esiyordur, burası imkânı yok esmiyor.
*
Yürüyüş tertipçileri, hava durumunu göz önünde bulundurup saat 17.00’ye kadar mola vermiş.
İşte o arada görüştüm Kemal Kılıçdaroğlu ile...
*
Küçük bir karavan.
Hayli iddiasız.
İki bölümden oluşuyor.
Birinci bölüm çalışmak için...
İkinci bölüm dinlenmek için...
Masada ev yapımı bir tabak zeytinyağlı sarma... Düzceli CHP Basın Danışmanı Okan Konuralp’in annesinden...
Yürüyüş boyunca verilen tüm molalarda Kemal Bey, işte bu karavanda çalışıyor ve dinleniyor.
Geceleri ise dün medya sitelerinde fotoğrafları yer alan ‘yaşam otobüsü’ dedikleri siyah otobüste kalıyor.
*
Kemal Bey’e dair ilk izlenimim şu:
Sanki hiç yürümemiş, sanki yeni başlıyormuş, sanki “niye durduk ki biz” der gibi bir hali vardı.
Bıraksanız koca İpek Yolu’nu kat edecek gibi duruyordu.
Mao’nun Uzun Yürüyüşü ile...
Gandi’nin Tuz Yürüyüşü ile...
İnatlaşır, çekişir, cedelleşir gibi bir hal.
*
Uzun bir söyleşi yaptım Kemal Bey’le.
- Eşi, oğlu ve gelininin yürüyüşle ilgili görüşlerinden... Ayağına sürdüğü karışımlara...
- Gübre dökülmesine yönelik yorumundan... Rabia işareti yapanlara dair sözlerine...