İsveç’in NATO üyeliği konusu gündeme geldiğinde Türkiye ne yapmalıydı?
“Tabii ki efendim, getirin derhal imzayı basalım” mı demeliydi? “Hiç merak buyurmayınız, hemen onaylıyoruz” mu demeliydi? “Pazarlık konusu yapmak bize yakışmaz” mı demeliydi?
*
Mesela eski büyükelçilerimizden Namık Tan’a göre Türkiye böyle yapmalıydı.
*
Ama Türkiye böyle yapmadı.
İşi epey yokuşa sürdü. Muhatapları endişeye sevk etti. Konuyu elinde bir koza dönüştürdü. Haklı taleplerini en yüksek sesle haykırdı.
*
Ve son aşama gerçekleşti:
Meclis, İsveç’in NATO üyeliğine vize verdi.
*
Peki onca mırın kırının, onca pazarlığın, onca sözlerin ardından Türkiye ne kazanmış oldu?
*
Mesela İsveç bağlamında şöyle şeyler kazanmış oldu:
*
İsveç’e hayatında görmediği terör baskısı yapılmış oldu. İsveç, anayasasında terörle ilgili değişikliklere gitti. Bazı PKK’lıların İsveç’e girişleri yasaklandı.
Bütün bunlardan sonra İsveç, PKK’ya destek olmaktan tamamen vazgeçecek mi? Tabii ki vazgeçmeyecek. Ancak en azından eskisi gibi küstah ve pervasız bir şekilde PKK’ya alan açamayacak.
*
Mesela ABD bağlamında şöyle bir şey kazanmış oldu:
*