KEMAL Kılıçdaroğlu'nun "Kan dökmeden getiremezsiniz" sözünden hiç hoşlanmadım.
Tıpkı Tayyip Erdoğan’ın “Yüzde 50’yi evinde zor tutuyorum” sözünden hiç hoşlanmadığım gibi...
Tıpkı Erbakan hocanın “Kanlı mı olacak, kansız mı olacak” sözünden hiç hoşlanmadığım gibi.
Tıpkı Refah Partili İbrahim Halil Çelik’in “Kan dökülecek, fıstık gibi olacak” sözünden hiç hoşlanmadığım gibi...
Kabul, Kemal Kılıçdaroğlu...
“Getirirseniz kan dökeceğiz” demiyor.
“Kan dökmeden getiremezsiniz” diyor.
Ama ne fark eder ki!
Demokratik yollarla mücadele etmek dışında bir yükümlülüğü bulunmayan bir siyasetçi, hangi bağlamda olursa olsun...“Kan” kelimesini kullanamaz.
“Kan” dediğiniz anda... Devreye...
İçsavaş girer.
Ölüm girer.
Kazananı ve kaybedeni olmayan bir yok oluş girer.
Bunca gerilimin, bunca kutuplaşmanın, bunca kinin, bunca nefretin ortasına hangi maksatla olursa olsun “kan” kelimesini boca etmek hiç mi hiç yakışık almamıştır.
“Drama Köprüsü” diye bir türkü vardır.