- Başörtüsü olayında Kemal Kılıçdaroğlu’na tam destek veren iki kişi var: Biri Abdullah Gül. Diğeri Bülent Arınç.
- CHP yönetimi bile Gül ve Arınç kadar sahip çıkamadı Kılıçdaroğlu’na. Bakın, trajedi işte tam da böyle bir şeydir.
- Taban isyanda. Taban öfkeli. Taban mutsuz. Taban karamsar. Kısacası taban, Kılıçdaroğlu’nu sorguluyor.
- Tabanın kafasından geçen tam olarak şu: Gündem ekonomiyken başörtüsü oldu. Ne yapıyor bizim Genel Başkan?
- Durup dururken korkunç bir yenilgi duygusunu tattı taban. Üstelik tam da zafere sonsuz inandırılmışken.
- Kısa sürede toparlayamazsa... Bu iş Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını bile tehlikeye sokacak bir boyut taşıyor gibi...
- Milletvekilliği seçiminde CHP’den İYİ Parti’ye doğru bir kaçış olabilir. “Kemal Bey’le olmuyor, kurtar bizi Meral abla” olayı yani.
- Bundan sonra şu konu hep gündemde olacak: Kim akıl veriyor Kemal Kılıçdaroğlu’na? Bu akıllar kimin aklı?
- Tabandaki öfkenin, “Altılı Masa”nın bazı parçalarına uzanması da mümkün bu arada. Özellikle Davutoğlu, kendini kollasa iyi eder bence.
- Asap bozan bir durum da şu: Kılıçdaroğlu, AK Parti’ye bedavadan mis gibi bir moral üstünlük kazandırdı. Dışa vuramadığım cümle şu: Gizli AK Partili midir nedir?
NEDEN İNANDIRICI BULUNMUYOR
KEMAL Kılıçdaroğlu’nun liderlik yaptığı geniş kitlenin genel havası, aşağı yukarı şöyle:
Başörtüsü denilince yüzlerini buruşturuyorlar. Hoşlanmıyorlar başörtüsünden. Yutkunuyorlar. İçlerine atıyorlar. İdare ediyorlar. Siyaseten tam cepheden karşı çıkmıyorlar ama sindiremiyorlar içlerine bir türlü. Başörtülü subay, başörtülü doktor, başörtülü hâkim... Bu kitlenin büyük çoğunluğu, bunları bir anormallik olarak görüyor. İktidar değiştiğinde bu anormalliğin son bulacağına inanmak istiyorlar.
Hepsi için söylemiyorum. CHP içinde kılık kıyafet özgürlüğünü tam olarak içselleştirmiş, bu konuda demokrat yaklaşım içinde olanlar tabii ki var. Ama kitlenin genel havasını onlar belirlemiyor maalesef.