Ben lider olsam...
“Bırakın, bağlansınlar” derim.
Ama tabii eğer şu üç şey söz konusuysa:
- BİR: Söylediklerimden eminsem.
- İKİ: Elimde kapı gibi belgeler varsa...
- ÜÇ: Bağlananı bağlandığına pişman edebileceksem...
Bu üç şey söz konusuysa...
Bağlayın efendim, bağlayın... Bağlansınlar, çok memnun olurum” diyerek olayın üstüne üstüne giderim.
Bu üç şey söz konusuysa...
Net ve tartışmasız bir galibiyettir beni bekleyen.
Tepeye, en tepeye yükselirim.
Öyle ki...
Tüm taraftarlarım...
“Helal olsun bizim lidere! Bağlanan herkesi madara etti bıraktı” derler.
O kadar ki...
Taraftarım olmayanlar bile...
“Adam amma da dişli çıktı yahu” diye iç geçirirler.
Hatta ve hatta...
Canlı yayına bağlananlar...
Keşke hiç bulaşmasaydık bu adama” diyerek derin bir nedamet içine girer.
Ama bu sonucu sağlayamayacaksam...
Asla ve kata...
“Bağlayın efendim bağlayın, benim açımdan sakınca yok”demem.
Bunun yerine...
“Ne münasebet efendim. Falanca liderin programında böyle bağlantılar yapılıyor mu?” diyerek...
Telefon bağlantısına kapılarımı sımsıkı kapatırım.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun telefon bağlantılı programına...
İşte bu açılardan şöyle bir baktığımda...
Verdiğim hüküm şu oldu: