Ahmet Davutoğlu’nun da Ali Babacan’ın da bir liyakat sorunu yok.
Bürokraside her türlü makama gelebilecek CV’lere sahipler.
Her ikisi de iyi okullarda okumuşlar, iyi yetişmişler.
Bu açıdan her ikisi de tabii ki liyakat sahibidir.
Ama sıra siyasi liyakat konusuna geldiğinde...
İşte orada durmak lazım.
Çünkü siyasi liyakat, başka bir şey.
Her iki isim için de söylüyorum:
Geldikleri siyasi makamların hiçbiri için siyasi liyakat sahibi değillerdi.
Siyasi liyakat sahibi olmak için...
- Arkandan milyonlar gelecek.
- Kitleleri peşinde sürükleyeceksin.
- Halkta bir karşılığın olacak.
- Gittiğinde büyük bir boşluk doğacak.
- Geldiğinde en az yüzde 5 getireceksin.
Davutoğlu ve Babacan’a baktığımızda bunların hiçbirini maalesef görmüyoruz, göremiyoruz.
Geldikleri tüm makamlara Erdoğan’ın iradesiyle gelen bu iki isim için “Siyasi liyakate sahip değillerdi” denmesinde yadırganacak hiçbir şey yok.
Olaya bu açıdan baktıklarında...
Davutoğlu ve Babacan bile bunu kabul edeceklerdir.
Ama hiçbir zaman ifade etmeyeceklerdir.
İNSANA AİT HİÇBİR ŞEY BANA YABANCI DEĞİLDİR
TAMAM. Böyledir.
İnsana ait olan hiçbir şeye yabancı değiliz.
Fakat bunun bir istisnası var.
37 kadını katletmiş bir seri katil yakalanıp hapse tıkıldığında...
Bu seri katile aşk mektupları gönderen kadınlar var ya...
Bunlar işte bu kuralın istisnasıdırlar.
Tamam, bu da insana aittir.