Madem “gazeteci” sıfatı taşıyan bir meslektaşımız, bir tartışma fırtınasının öznesi haline geldi.
Bu tür işlerle uğraşanlara asgari bir “ölçü” vermenin tam sırası.
Sevgili meslektaşım.
- İster köşe yazarı ol.
- İster ekran tartışmacısı ol.
- İster kendine gazeteci de.
- İster kendine kanaat önderi de.
- İster her konuda görüş bildir.
- İster her konuda paylaşım yap.
Mutlaka ama mutlaka bir ölçüye sahip olmalısın.
Mesela şöyle bir ölçü:
- AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten daha fazla iktidar yanlısı bir dil kullanma.
- CHP Sözcüsü Faik Öztrak’tan daha fazla muhalefet yanlısı bir dil kullanma.
İdeal bir ölçü değildir bu.
Ama hiç değilse kurtarır.
KILIÇDAROĞLU BUGÜNLERDE ŞÖYLE MIRILDANIYORDUR
- Ekrem, Ekrem... Sen bu işleri leblebi çekirdek mi sandın?
- İşe bak! Benim bir şey yapmama bile gerek kalmadı.
- Karadeniz’in hırçın dalgaları adamı fena çarpar.
- Bugünlerde bir anket manket mi yaptırsam acaba.
- Fazla artistlik yapmayacaksın abi... Ben bunu bilir bunu söylerim.
- “Rabbi yessir”i silindi adamın resmen.
- Neden bir rahatlama hissi kaplıyor her tarafımı acaba.
- Mutluluğumu fazla belli etmemeliyim.
- Benim bin yıl uğraşsam yapamayacağımı Nagehan yaptı.
- Fakat ben yine de Nagehan’dan uzak durmalıyım.
- Rabbim verdikçe veriyor. Aha bakın Ali Koç da saydırıyor.
- Bin yıl elektriksiz kalsam bu kadar ilerleme kaydetmezdim.
- Dur, ben bir çay koyayım.
OBJEKTİF BİR BAKIŞLA İMAMOĞLU’NUN HATALARI
- Kendisine açılan krediyi sonsuz zannetti. Bu kredinin bir limiti olabileceğini düşünemedi.
- Taraftarlarının sosyal medyadan etkilenen kişiler olduğunu unuttu. Taraftarlarındaki eleştirellik potansiyelini fark edemedi.