SAYIN Başbakan!
Diyorsunuz ki:
“Ey akademisyenler! Çekin imzalarınızı o bildiriden.”
*
Sayın Başbakan!
Şu ana kadar bildiriye imza atan akademisyenlere yapılanlara hele bir bakın:
-En hafifi “Aydın müsveddesi” olan nice hakaretler edildi.
-Tehditler, hedef göstermeler gırla gitti.
-Sabahın köründe kapılarına dayanıldı.
-Odalarının kapılarına çarpı işareti yapıldı.
-Kanlarıyla banyo yapmaktan söz edildi.
*
Söyler misiniz Sayın Başbakan.
Böyle bir atmosferde...
Kişiliğine azıcık saygısı olan herhangi bir akademisyen, attığı imzayı “pardon” diyerek pişkince çekebilir mi?
Bırakın imzayı çekmeyi...
Şahsiyet sahibi bir akademisyen...
Yanlış, eksik, hatalı olduğuna inansa bile o bildiriye sıkı sıkı sarılmaz da ne yapar?
*
Sayın Başbakan!
Öyle çığırından çıkmış tepkiler gösterildi ki akademisyenlere, artık iş, “bir yanlışı görerek o yanlıştan dönme” aşamasını çoktan geçti.
*
Sayın Başbakan!
Öyle kaba, öyle inceliksiz, öyle derinliksiz, öyle tartışmaya kapalı, öyle gaddarca bir kampanya yürütüldü ki akademisyenlere karşı...
O bildiriden imzayı çekmek, ömür boyu zillet altında yaşamak anlamını taşır hale geldi.