BİR: “Hepimiz aynı gemide değiliz” diyenleri de...
“Dış güçler bize operasyon çekiyor” diyenleri de... Tamamen devre dışı bırakarak... Yani gözü dönmüş muhaliflik ile gözü dönmüş yandaşlık arasında sıkışıp kalmaktan kurtularak...
İKİ: Tek bir kişiden sihirli bir çözüm formülü beklemek yerine, ortak aklı çalıştırıp en muhalif ekonomistlerin bile görüşlerine kulak vererek... Yapıcı her türlü öneriye sonuna kadar açık olarak...
ÜÇ: Hamaseti, epik çıkışları, destansı lafları, meydan okumaları, celadeti, gaz vermeyi, kılıç kalkan şakırtılarını, mehter marşlarını falan bir tarafa bırakıp... Aklı, ilmi, irfanı, gerçekçiliği ve sağduyuyu devreye sokarak...
DÖRT: “Her şey için çok geç” yaklaşımından hızla uzaklaşıp... Her şeye yeniden başlama cesaretini ve özgüvenini göstererek...
BEŞ: Her şeyden ama her şeyden önce... “Bizde mahkemeler bağımsızdır ve biz mahkemelere müdahale edemeyiz” dendiğinde süper inandırıcı olacak kadar adil, tarafsız ve her türlü yönlendirmeye sonuna kadar kapalı bir yargı sistemine geçerek...
ALTI: “Ülke batsın da bunlar gitsin” anlayışını da... “Ülke batsa da bunlar gitmesin” anlayışını da... Bir tarafa bırakıp ülkenin batmaması için el birliğiyle sonuna kadar çabalayarak...
YEDİ: Dolardaki yükselişi gizlemeye ve görmezden gelmeye tenezzül etmeden sorunun üstüne üstüne giderek ve çözüm yolları için toplumun tüm birikiminden komplekssiz bir şekilde yar...