Öyle bir tutturdular ki...
“Müslüman Noel kutlamaz” diye...
*
- Gören de... Cami cemaatine mensup hacı amcaların, yılbaşı
geldiğinde Noel Baba kıyafeti giyip “Ho! Ho! Ho!” falan diye ortam
coşturmaya kalkıştıklarını zannederdi.
*
- Gören de... Milli Görüş’ün ulularının, Süleymancıların,
Menzilcilerin falan... Çam ağacı alıp evlerinde süsleme yapmaya
başladıklarını zannederdi.
*
- Gören de... Hacı Kasım Efendilerin “hediyeleşmek sünnettir” falan
diyerek yılbaşı gecesi bütün aile efradına janjanlı hediyeler
dağıtmaya başladıklarını zannederdi.
*
- Gören de... Dinini yaşamak isteyen insanlarımıza yılbaşı gecesi
zorla kuruyemiş yedirildiğini zannederdi.
*
- Gören de... Dini bütün insanlarımızın baskıyla ve zorbalıkla
yılbaşı kutlamasına zorlandığını zannederdi.
*
Oysa...
Bu memlekette...
Ne hacı amcalar Noel Baba kılığına girecek kadar şuursuzlaşmış
durumdaydı ne de yılbaşı gecesi millete silah zoruyla kuruyemiş
yedirilmeye falan başlanmıştı.
*
O zaman neydi “Müslüman Noel kutlamaz” tantanasının sebebi
hikmeti?
Ne yapılmak isteniyordu?
*
Gayet basitti yapılmak istenen:
“Ben nasıl yaşıyorsam başkaları da benim gibi yaşayacak” diye
özetlenebilecek bir zorbalığın... “Bu memlekette artık benim borum
öter, herkes benim gibi yaşayacak” diye özetlenebilecek bir
dayatmacılığın... “Ben senin yılbaşı kutlamana karışırım, buna
hakkım var” diye özetlenebilecek bir despotluğun...
Raconu kesilmek isteniyordu.
*
Oluşturulmak istenen atmosfer buydu.
Ve oluşturulmak istenen bu atmosfere karşı...
Herhangi bir devlet büyüğü çıkıp da...
“Saçmalamayın kardeşim, isteyen istediği gibi yaşar, siz ne
karışıyorsunuz milletin hayatına, size ne” falan demedi,
diyemedi.
Bırakın böyle demeyi...
Okul yönetimlerinin yılbaşı düşmanlığı yapmalarına falan göz
yumularak...
Atmosfere mütevazı katkılar sunuldu.
*
Fakat her şeye rağmen yine de...