ÇÜNKÜ...
Denetimi bir cezalandırma aracı gibi gören, bu yüzden kendi
zihniyetine yakın olan kurumları denetlemekten kaçınan yöneticiler
var bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Doğru dürüst barınma imkânı sunamayan, bu yüzden yoksul çocuklarını
denetimsiz yurtlara mahkûm eden yetkililer var bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Yasal olmadığı halde küçük çocukların dini yönü bulunan yurtlarda
kalmalarına göz yuman anlayış var bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Konya’da çöken Süleymancı yurdunun hesabını sormamış, ondan ders
çıkarmamış toplumsal yapı var bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Ölen, yanan, göçük altında kalan çocuklardan ziyade siyasi
görüşlerinin kazançlarını ya da kayıplarını hesap eden insanlar var
bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Yangın merdiveninin kapısını kilitleyen, bu yüzden çocuk katliamına
imza atan yönetim anlayışı var bu ülkede.
*
ÇÜNKÜ...
Tedbirsizliği kader, bırakıp koyuvermeyi tevekkül, sersemliği
imtihan olarak gören zihniyet var bu ülkede...
HEPİMİZİN AYNI GEMİDE OLDUĞUNDAN EMİN MİYİZ?
BİR memlekette bir kısım insan...
Kafayı yemiş gibi...
- “Ekonomik kriz çıksın, sürüneyim, yeter ki bunlar gitsin”
diyorsa...
- “Aç kalmaya razıyım, yeter ki gidişlerini göreyim” diyorsa...
- “Dolar yükselsin, param erisin, yeter ki bunlar kaybetsin”
diyorsa...
O memleketin memleket olma özelliği kalmamış demektir. “Biz hangi
ara bu denli nefret eder olduk” ya da “Biz hangi ara bu denli
nefret edilir olduk” sorularının bile akıllara gelmediği bir
ülkede...
“Hepimiz aynı gemideyiz” sözünün herhangi bir karşılığı olabilir
mi?
*
Biz galiba...
- Okyanusun tam ortasında çırpınan...
- Çırpınırken tam ortadan ikiye ayrılan...
- Ve iki parçası da aynı anda batan...
Bir gemideyiz.