BİR azgın azınlık var memlekette. Kutuplaşmaktan başka bir şey bilmeyen bir azgın azınlık... Sayıları azdır ama sesleri hep çok çıkar. Bunlar hep “inadına falanca” diye tuttururlar. Fanatiklikten gözü dönmüş durumdadır bunların. Nefretten başka bir duygusu kalmamıştır bunların. Bunları azgınlıklarıyla, nefretleriyle, inatlarıyla, kutuplaşmalarıyla baş başa bırakalım. Biz memleketimizi, geleceğimizi, ailemizi, çocuklarımızı düşünelim ve önümüzde-ki seçimde oyumuzu kime vereceğimizi ona göre belirleyelim.
Deprem bölgesindeki yaraları en kısa zamanda kim saracaksa ona oy verelim.
- İmar barışı sözünü dağarcığından kim çıkaracaksa ona oy verelim.
- Kentsel dönüşümü kimsenin gözünün yaşına bakmadan kim yapacaksa ona oy verelim.
- Mühendis yetiştirmeyi, en önemli konu haline kim getirecekse ona oy verelim.
- Önüne gelenin müteahhit olamadığı bir ortamı kim hazırlayacaksa ona oy verelim.
- Oturduğumuz binanın üstümüze çökmeyeceği bir Türkiye’yi kim gerçekleştirecekse ona oy verelim.
- Kafayı tamamen ve en radikal biçimde kim değiştirecekse ona oy verelim.
- Yapı denetim kurumlarına neşteri kim atacaksa ona oy verelim.
- Zemin etüdünü kim yapacaksa, bilimi kim esas alacaksa, depremlerde yıkılmayacak binaları kim inşa edecekse ona oy verelim.
- İstanbul konusuna en cesur, en kararlı, en tavizsiz, en radikal biçimde kim el atacaksa ona oy verelim.
Ya Birinci Dünya Savaşı hiç yaşanmamış olsaydı? Strateji oyunu tarihi senaryoları simüle ediyor Tarihsel Strateji Oyunu
- “Deprem öldürmez bina öldürür” gerçeğini kim içselleştirecekse, kim “öldürmeyen binalar” yapacaksa ona oy verelim.
- Sandık başında oyumuzu atarken kafamızda sadece ve sadece bunlar olsun. Bunları kim gerçekleştirecekse ona oy verelim.