Hürriyet gazetesinin tetikçiliğiyle maruf yazarı, “kefen edebiyatına giriş” diye, güya dalga geçen bir yazı yazmış...
Bu yazıyı, 14 Padişahın metazori yöntemlerle indirildiği (kiminin katledildiği) onlarca Sadrazamın işbaşından uzaklaştırıldığı ya da boğdurulduğu, muhaliflerin salkım salkım sallandırıldığı, Başbakanların ve Bakanların asıldığı, siyasete müdahalenin vaka-i adiyeden sayıldığı bir ülkede yazıyor.
Kendisini İsveç yahut Norveç vatandaşı sanıyor...
Hiç olmadı sanki...
Hiç “darbe” ve “muhtıra” gibi pis işler olmadı.
Siyasetin kefen giymekle eşdeğer tutulduğu dönemler olmadı ve hayasızca darbe destekçiliği yapmadılar sanki...
Ellerinde tuzluk, muhtıra peşinden koşmadılar...
Linç konsorsiyumunun önüne attıkları insanların arkasından “Vay Şerefsiz” diye ünlemediler...
Paşa’nın Başkan’ı nasıl hizaya soktuğunu ballandıra ballandıra anlatmadılar...
Meclis’i “kaosun kaynağı” ilan etmediler.
Meslektaşlarını andıçlamadılar.
En rezil, en berbat, en pespaye manşetleri atmadılar.
Seçilmiş siyasetçileri Menderes’in akıbetiyle korkutmadılar.