Emre Kongar’ın kuyruk acısını biliyorum... Kaç yıldır çakıp duruyorum, dönüp bakamıyor. Daha doğrusu bakacak mecali (ve ahlaki zemini) bulamıyor.
Bu yüzden “Okumuyorum, izlemiyorum” ayaklarına yatıyor.
Oysa hem okuyor, hem izliyor.
Bunu ikimiz de biliyoruz
Okuyor, ismini bu köşede görünce canı sıkılıyor, huysuzlaşıyor, cevap vermek ve “Ben senin bildiğin sosyologlardan değilim” demek istiyor ama bunu yapamıyor.
Niye yapamıyor?
BİR: Titr sahibi olduğu için yapamıyor. Öyle ya “Profesör” etiketi taşıyan bir sosyal bilimler uzmanıyla, hangi diplomalara sahip olduğu belirsiz bir gazeteciyi bir mi tutacağız? Bunların oylarını bile eşit saymamak lazım!
İKİ: Korktuğu için yapamıyor.
Emre Kongar’ı tanıyanlar bilir. “Celilmiş gibi” yapan bir ağabeyimizdir... “Gibi yapma”larda üstüne yoktur; sosyologmuş gibi, ilericiymiş gibi, aydınmış gibi yapar ama hiçbiri değildir. Hep dalaşmak isteyip de dalaşamayan bir tavrı vardır.
Dalaşamıyor, çünkü kavgadan ağzı burnu dağılmış olarak çıkmaktan korkuyor.
Biraz sinik, biraz da “hazırcı” bir ağabeyimizdir.
İstiyor ki, kestaneyi ateşten başkaları alsın.
Hedef bellediği kişiye başkaları saldırsın, başkaları kendini arenaya atsın, kavgayı başkaları versin, Emre Kongar hocamız da hazıra konup, başkalarının ettiği laflar üzerinden muhatabıyla hesabını görsün.