Doğan Holding’in Ankara temsilcisi FETÖ soruşturması çerçevesinde gözaltında bulunuyor.
Bunun Doğan Holding’de moral bozukluğu yarattığı vakıa...
Peş peşe “Bizim FETÖ’yle ne alakamız olabilir ki? 15 Temmuz’da kahramanca direndik... ” yazıları yazıyorlar ve 15 Temmuz gecesi sergiledikleri darbe karşıtı tutumu gözümüze sokuyorlar.
Bu grubun (esasında Fetullah Gülen’le organik ilişkisi bulunmayan bütün medya grupları için geçerlidir bu) FETÖ’yle ilişkili olduğu iddiası “zorlama bir iddia” gibi görünüyor ama kimse doğrudan bir ilişki aramıyor.
Bizim üzerinde durduğumuz konu, “siyasal Fetullahçılık...”
Bir kavrayıştan, siyasal bir yaklaşımdan söz ediyorum.
Mehmet Altan ve Şahin Alpay gibileri FETÖ’yle iltisaklı hale getiren gerekçeler neyse, Doğan Grubu’nu “ilişkiliymiş gibi” gösteren gerekçeler de odur.
Bu grup, uzunca bir süre, siyasal Fetullahçılığın açtığı yol üzerinden yürüdü.
Siyasal Fetullahçılık, hangi arsıulusal hedefleri savunuyorsa, o hedefleri savundu.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok; 17/24 Aralık sürecine bakalım.
Bu sürecin önümüze yığdığı kirli bilgiler, Doğan Medya Grubu için “vazgeçilmez haber malzemeleri”ydi... Aylarca, hatta yıllarca bu malzemeler üzerinde tepinip durdular.
Bir önceki genel seçimde de örnek (!) bir “ortaklık” sergilediler.
PKK ve DHKP-C’nin de bir ucundan iştirak ettiği ortaklık, 7 Haziran’dan sonra da devam etti.
Ses kayıtlarının ortaya serdiği “işbirliği”ne girmiyorum bile...
İçinde “tesbih” ve“ananas” geçen ses kayıtlarından söz ediyorum.
Muhtemelen savcılık, Fetullah Gülen’in hediye olarak gönderdiği “tesbih” ve “ananas”ın Aydın Doğan tarafından nasıl tasarruf edildiğini, “tesbih” ve “ananas”la esasında hangi kirli alışverişin kamufle edildiğini bilmek isteyecektir.