Hürriyet gazetesine de dert olmuş durumda... 15 Temmuz’un siyasi ayağını ortaya çıkaracaklar...
Bu işlerin başını Sedat’la Yakup çekiyor.
Bir vakitler, biri “liberal-demokrat”, diğeri “ulusalcı-faşist”, aynı anda iki karşıt gazetenin genel yayın yönetmenliğini yürüten Mehmet Yakup Yılmaz’ımız, Genelkurmay Başkanı’yla MİT Müsteşarı’nın duruşlarında bit yeniği arıyor.
Bir şey ima etmeye çalışıyor ama imasında sebatkâr değil.
Ne söylüyor? Nihai olarak söylediklerinden neyi anlamamızı bekliyor? Belli değil.
Sadece, bilgiç edasıyla “desteksiz/dayanaksız” imalarda bulunuyor ama onun da arkasında durmuyor. Lafı ortaya salıp kaçıyor.
Boş konuşuyor sizin anlayacağınız.
Sedat da öyle... “Bakın, birazdan söyleyeceklerim boş şeyler değil” edasıyla, ha bire “iddianame” didikliyor, bir yerlerden ifadeler bulup yayınlıyor ama onun da ne söylediği, nihai olarak ne anlatmaya çalıştığı belli değil.
Eskiden daha cesurdu. Ne bileyim, daha netti.
Mesela, “hasta ziyaretine gidiyorum” ayağından, sık sık Güven Paşa’sının konutuna gider, net mesajlarla dönerdi. Biz de bunları Hürriyet gazetesinin manşetinden okurduk; “İşi bu defa silahsız kuvvetler halletsin”, “Topyekûn savaş” gibi...
Sedat’ın ve Yakup’un netliğe muhtaç imalarından çıkan özet sonuç galiba şu: “15 Temmuz’un siyasi ayağını AK Parti’de arayın. Bu arada, Genelkurmay Başkanı’yla MİT Müsteşarı’nın hareketlerine de dikkat edin.”
Bu mu?