15 Temmuz “kontrollü” bir darbeymiş... İktidar partisinde 120-180 civarında ByLock’çu varmış... ByLock’çu vekilleri niçin açıklamıyorlarmış!
Onlar açıklamazsa, kendisi açıklayacakmış!
Çünkü, elinde dosya varmış...
Hani, “darbenin siyasi ayağı” deyip duruyorlarmış ya, o siyasi ayak bizzat AK Parti içindeymiş.
Kemal Kılıçdaroğluböyle diyor...
Önce şu “kontrollü darbe” sözüne bir şerh düşelim:
Kılıçdaroğlu, darbeyi inandırıcı bulmayanların son halkasını oluşturuyor.
Hatırlayalım: FETÖ’cüler, 15 Temmuz gecesi, darbenin başarısızlığa ulaşacağı anlaşılınca, sosyal medya hesabından darbeyi kınayan göstermelik açıklamalar yapmaya başladılar.
Peşi sıra, “kontrollü darbe” ve “tiyatro”yu dolaşıma soktular.
Oysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “öldürüldüğünü” yahut derdest edildiğini düşünüyorlardı. “Sokağa inin” çağrılarının yanlış olacağını, orduyla halkı karşı karşıya getirecek bu provokatif girişimlerden “derhal” vazgeçilmesi gerektiğini söylüyorlardı.
Hatta biri çıktı, darbecilerle pazarlık önerdi.
Kerim Balcıdiye biri...
Cumhurbaşkanı’nın ele geçirilemediği bilgisini alınca, “Bu Cumhurbaşkanı niye böyle yapıyor, niye darbecilerle pazarlığa oturmuyor?” diye sızlanmaya başladı.
Kılıçdaroğlu o sırada “güvenli ev” peşindeydi.
Kardeşi Celal Kılıçdaroğlu telefonla abisini aramış, neler olduğunu sormuştu. Kemal Kılıçdaroğlu da, kardeşini “teminle”, her şeyin bilgisi dâhilinde olduğunu, telaşa mahal bulunmadığını söylemişti.
Havaalanından kaçıp, “güvenli ev”e, yani Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine sığınmıştı. Ertesi gün öğlene kadar ortalıkta görünmemişti.
Darbe bastırılınca da “pay kapmak için” Yenikapı’da boy göstermekten imtina etmemişti.
Şimdi “kontrollü darbe” diyor.
Bu darbenin, Erdoğan’ın elini güçlendirmek için, bizzat hükümet tarafından planlanıp kotarıldığını söylüyor. Daha doğrusu, bunu ima ediyor.