Eğitim-öğretim meseleleriyle alakasını bilmediğimiz ünlü işverenler topluluğu TÜSİAD, yıllarca “katsayı”, “İmam Hatip Liseleri”, “laiklik” diye kafa ütüleyip durdu.
Gazete ilanıyla hükümet düşürmüş bir örgütten söz ediyoruz...
Ecevit, bunların şerrinden kurtulamadı... “Düşürülmüş hükümet”in Başbakanı olarak, kalan hayatını pişmanlıklarla, burukluklarla geçirdi...
Bu “en ünlü işverenler örgütü”, IMF’yle hesabımızı kestikten sonra da kafa çıkardı; “Yeni bir stand-by anlaşmasının zamanıdır” diye baskı uygulamaya başladı.
IMF’den aldığımız borcun son taksitini ödemişiz...
Çatlak ses yok...
Ekonomiyi nasıl yürüteceğimize dair akıl satan yok...
Enflasyon düşük oranlarda seyrediyor...
Nakit sıkıntısı yok...
Döviz rezervi en üst düzeyde...
İlaveten, yatırımlar hız kazanmış; köprüler, barajlar, tüneller, havaalanı inşaatı, altyapı ve kentsel dönüşüm çalışmaları...
Bu yatırımlar konusunda kredi sıkıntısı da yok...
Böyle bir dönemde, TÜSİAD kalkıyor, “Niçin IMF’yle yeni bir kredi anlaşması imzalamıyorsunuz” diye hükümete baskı yapıyor.
Basındaki kalemler de durumdan vazife çıkarmakta gecikmiyorlar tabii.
Gazete köşelerini tutmuş kazurat takımı, koro halinde, “Bu iyi bir gidişat değil; hükümet IMF’yle derhal bir stand-by anlaşması imzalamalıdır; ekonomik kriz kapıda...” diye yazılar yazıyor.
Bunlar, “Kriz bize teğet geçecektir” diyen Erdoğan’la kafa bulan yazarlar...
Erdoğan’ın, “IMF’ye ihtiyacımız yok kardeşim” beyanlarına rağmen baskılarını sürdürüyorlar.