Erdoğan niye böyle yapıyor? Niye Kemal Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevi vermiyor? “O bana hakaret etti. Ben de ona görev vermiyorum” diyebilir mi?
Bunlar, sorular...
Bu soruları sorabilirsiniz. Tatmin edici cevaplar bekleyebilirsiniz. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’li bir koalisyon seçeneği üretemeyeceğini, (MHP’nin tutumu nedeniyle) bütün yolların tüketilmiş olduğunu bile bile, ısrarla sorunuzun peşine düşebilirsiniz... Bu “ısrar”ınızın altında “Erdoğan’a çakmak” gibi kutsal bir niyet bulunsa da, mütemadiyen aynı soruları tekrarlayıp durabilirsiniz.
Peki, niye insanları tahkir ediyorsunuz kardeşim?
Niye “yüreğinizi soğutma”nın yolu olarak, seçilmiş en alt düzeydeki yöneticilerle (bir sosyal “tabaka”yla), seçilmiş en üst düzeydeki yöneticiler arasında kültürel benzerlik, kafa ortaklığı, gusto beraberliği arıyorsunuz?
Niye “Erdoğan’ın muhtar arkadaşları” gibi, niyetinizi ve tıynetinizi “peşinen” ele veren nitelemelerle haklılığınızın altını boşaltıyorsunuz?“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevini vermedi, yanlış yaptı. Aynı zamanda suç işledi.” cümlesi meramınızı anlatmaya yetmiyor mu? (Ki, Erdoğan’ın görevi vermemekle doğru bir iş yaptığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nun şıpın işi bir hükümet kuramayacağını da çok iyi biliyorsunuz.)