Kemal Kılıçdaroğlu’nun keramet vehmedip partisinden milletvekili yaptığı Eren Erdem’i, bu köşede (5 Mart 2014 tarihli yazımda) deşifre etmiştim.
Birazdan kısa alıntılar sunacağım ama meraklısı internetten yazının tümüne ulaşabilir.
Eren Erdem’i deşifre ettim ama karşılığında da şu cümlelerine muhatap oldum: “Kendisini köşe yazarı olarak tanımlıyor ama en fazla Sultan sofrasına oturan bir Ramazan meddahı olabilir... Yalaka... Kalem soytarısı... Beyin fukarası kalemşor... Küflü köşe yazarı... Ruhuna sirayet etmiş çamuru devrimcilere bulaştıran adam...”
Bu sözlere muhatap olan bir kişi ne yapar?
Mahkemeye koşar, değil mi?
Ben bunu yapmadım... Kendisini “hakaretleri”yle baş başa bıraktım.
Fakat bir süre sonra Küçükçekmece Savcılığı’ndan bir çağrı aldım.
Eren Efendi beni mahkemeye vermiş. “Hapisle” tecziye edilmemi istiyor.
Üstelik bir değil, iki ayrı suç duyurusunda bulunmuş...
Bu haberi verdikten sonra gelelim Eren Efendi’ye ve “sol” lejandıyla çıkardığı “Karşı” gazetesine... (5 Mart 2014 tarihli yazıdan iktibastır):
Birdenbire bir “sol” gazete zuhur ediverdi... “Sol”la ya da sol düşünceyle irtibatını bilmediğimiz bir kadronun mücbir yoksunluklarla çıkardığı gazete...
Bekleniyordu... İhtiyacımız vardı aslında... “Yalana karşı gerçeği savunan” bir gazetenin tam da zamanıydı... “Sol”la ya da sol düşünceyle irtibatını bilmediğimiz kadro şimşek gibi yetişti... Operasyonel amaçlarla kurulduğu besbelli bir sol gazete armağan ediverdi “yalan haber”den nevri dönmüş Türk halkına...
Bakıyoruz ve kimleri görüyoruz?
Birtakım tapon sağcılar, eski İslamcılar, Gezi nümayişi üzerinden prim yapan sahne ve sinema sanatçıları, çakma İlahiyatçılar, liberal eyyamcılar, Cumhurbaşkanı hayaliyle yanıp tutuşan mütekait siyasetçiler...
Hepsi de sol gazetenin yazar kadrosunu oluşturuyor. İçlerinde bir tek solcu yok.
Bir de, “çeşit olsun” kabilinden, “faşizan” görüşleriyle tanınan bir arkadaşımız.
Hani, Güneydoğu’daki çarpışmaları sadece “kan” görüngesinden gören, başka da bir parametre tanımayan arkadaşımız...