Meselenin “siyasi nezaketsizlik” boyutu elbette var...
Fakat iş, siyasi nezaketsizliği aşıyor.
Başka bir “halet”le, başka bir ruh durumuyla karşı karşıyayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İstanbul’un bu halde oluşundan kendisini de (kendi belediye başkanlığı dönemini de) sorumlu tutması ve bir tür özeleştiriye yönelmesi, hayatında “özeleştiriye ve nedamete” yer vermemiş ağzı bozuk taifesi tarafından maksadının dışına taşınacaktı.
Bu sonucu bekliyorduk...
Bekliyorduk da, siyasi nezaketsizliğin küfürle taçlandırılacağını, altındaki imzanın da Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olacağını pek konduramıyorduk.