Utanmazlık ete kemiğe bürünmüş, Hasan Cemal olarak karşımıza çıkmış... İnsan, şu “kara gün”ün ruhlarda açtığı tahribatı düşünür, hiç değilse bir günlüğüne susar, ne bileyim, takıntılarını erteler. Nasılsa sonrasında bol bol konuşacak, içinde “Saray” ve “Erdoğan” geçen utanmazca yazılarına devam edecektir. Hayır, Hasan Efendi bildiği türküyü çığırmaya devam ediyor. Terör “elbette insanlık suçu”ymuş, tamam, ama devlet de mahalleleri kapatıyormuş, abluka altına alıyormuş, bombalıyormuş, enkaz yığını haline getiriyormuş... (Demek ki hendek kazanların, sağa sola mayın döşeyenlerin, sivil halkı “rehin” tutanların hiçbir kabahati yok.) Böyle giderse ülke bölünürmüş. Despot kafası ile bu memlekette barış olmazmış, istikrar olmazmış, demokrasi ve hukuk olmazmış... Peki, “elbette insanlık suçu” olan terörle ilgili bir çift söz söylemeyecek misin Hasan Cemal? Toplu fotoğraf çektirmek dışında, terör uygulayıcılarına bir itiraz yöneltmeyecek misin? “Silahın meşruiyeti nedir?” diye sormayacak mısın? Meğer o silahlar, “despotu devirmek için”miş. Cemil Bayık adlı “cani” böyle söylüyor. Hasan Cemal de köşesinde kafa sallıyor.