Fehmi Koru ağabeyimiz(ki, birçoğumuzun hem ustası, hem ağabeyidir), yazımda ismini anmadığım için hafiften burulmuştu...
Bunu bir “tedbir” ya da “tavır” olarak mı düşündü, bilmiyorum.
İsmini anmam gerekmiyordu da, o yüzden anmamıştım... Söylediklerimin doğru anlaşılmasına katkı sunmayacağını düşündüğüm için anmamıştım...
Biraz da rahatsız olmasını istemediğim, onu kamuoyu önünde olumsuz bir kalıp içinde anmak hoşuma gitmeyeceği için anmamıştım... Çünkü yazdıkları için “hoş ama boş” diyordum. Onu korumaya çalışmıştım.
Benim korumama ihtiyacı yok elbette ama yine de uzak tutmaya çalışmıştım ismini.
Gelelim bugünkü yazısına...