Biri, Erdoğan’la birlikte Türkiye’nin “İslamcı-milliyetçi darbe süreci”ne sokulduğunu söylüyor; diğeri, “Ne bu Atatürk vurgusu Binali Bey? Atatürkçü mü oldunuz?” diye çıkışıyor. Hangisi? Hemen, ikinci görüşü destekleyen gelişmeyi duyuralım: Bir gazetemiz, iki gün önce, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı külliyesine 650 milyon liralık “opera binası” yapıldığını jurnalledi. Hayır, “müjdelemedi”; jurnalledi. Kemalist görüşleriyle temayüz etmiş, Pensilvanya’ya yakınlığını gizlemeyen bir gazetemiz bu... Ki, yazarları arasında bol miktarda opera sever Kemalist bulunuyor. Her fırsatta AK Parti’nin gericiliğine, ilkelliğine, çağ dışılığına, opera sevmezliğine vurgu yapıyorlar. Sevinmeleri gereken bir “gelişme”yi jurnallediklerine göre, demek ki AK Parti’yi kafalarındaki anakronik kalıplar içinde görmek istiyorlar. Göremeyince de moralleri bozuluyor. Erdoğan’ın “İslamcı-milliyetçi darbe süreci”ne soktuğu Türkiye, Binali Bey’in sihirli dokunuşuyla “Kemalist Cumhuriyet”e dönüşebiliyorsa, burada öncelikle “dönüştürenlerin” uyumundan söz etmek gerekiyor. Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan Yıldırım da, istidatlarını sergiliyorlar ve farklı istikametlerde de olsa Türkiye’yi dönüştürüyorlar. Ama buna rağmen, (ideolojik farklılıklarına) rağmen müthiş bir uyum içindeler. Hem şeriatçı Cumhuriyet, hem Kemalist Cumhuriyet...