Kurtuluş Tayiz sosyal medya hesabından paylaşınca haberdar oldum.
Kemal Kılıçdaroğlu, hendek kazıp mayın döşeyen PKK militanlarına seslenirken şöyle demiş: “Hendek kuran arkadaşlar, Tahir Elçi’yi seviyorsanız o barikatları derhal kaldırın.”
Tahir Elçi’yi sevdikleri kanaatinde değilim.
Sevmezler...
PKK’yı eleştiren, açıkça PKK’sız bir hayatı arzuladığını söyleyen birini niye sevsinler ki? (“PKK terör örgütü değildir” sözünün hangi saikle söylendiğini merak edenler, Tahir Elçi’nin yayınlanmayan son röportajına bakabilirler Tahir Elçi, PKK’nın hoşlanmayacağı bütün gerçekleri peş peşe sıralamış. “Hendek siyaseti”nin çok yanlış olduğunu söylemiş. Elbette sevmeyecekler...)
Fakat ben, Kılıçdaroğlu’nun “arkadaşlar” ifadesine takıldım.
Bunu bir “ikrar” ya da “itiraf” saymıyorum.
Öküzün altında buzağı da aramıyorum.
Bir ifadeden ya da hitaptan yola çıkarak, bir “yargı” oluşturmaya da çalışmıyorum.
Peki, ne yapmaya çalışıyorum?
Bir zihniyeti, bir zihniyetten türeyen bakışı anlamaya çalışıyorum.
Ki, oldukça toleranslı bir “bakış” bu.