Türkiye, Suriye’nin kuzeyine çakılan “terör koridoru”nu etkisiz hale getirmek için önemli bir operasyona hazırlanıyor.
Sınıra ciddi miktarda “askeri sevkıyat” yapıldı.
İstihbarat birimleri görev yerlerine konuşlandırıldı.
İlgili ülkelerle diplomatik temas sağlandı.
Özgür Suriye Ordusu alesta bekletiliyor.
Harekât an meselesi...
Bütün çaba, Türkiye için önemli bir “güvenlik tehdidi” oluşturan terör örgütünü bölgeden söküp atmak...
Bu hazırlıkların sürdüğü günlerde, ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyordu dersiniz?
Ne yapacak, “sokak çağrısı” yapıyordu.
Harekâtı nasıl karşıladığı ya da karşılayacağı sorulduğunda, açığa düşmemek için, “zımni destek” sayılabilecek laflar etmiş, bir anlamda günü kurtarmıştı.
Sonra “kendi gündemine” dönmüştü.
Kılıçdaroğlu CHP’sinin bu harekâta karşı olduğu biliniyor.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonuna “açıktan” karşı çıkmışlardı.
İstikbalde bize “güvenlik sorunu” olarak dönecek Amerikan destekli terör ordusunu, “vatanlarını işgale karşı savunan yurtsever bir oluşum” diye tanımlamışlardı.
Selin Sayek Böke, daha da ileri gitmiş, “PYD/YPG’ye terör örgütü diyemeyiz” demişti.
Demek ki, “açıktan” karşı çıkarak sonuç alamayacaklarını (yani operasyonu engelleyemeyeceklerini) gördüler.