Türkiye’ye gönderilmiş en “provokatif” ABD Büyükelçisi Eric Edelman’dı. Türkçe bilen, sık sık Türk kültürüne hayranlığını dile getiren Büyükelçi’nin tek numarası, “Sizdenim... Bakın, ben de sizin gibi Türkçe konuşuyorum” diye adam kafalamasıydı. “Bizden” olduğunu söylüyordu ama “Türkiye karşıtlığıyla” neşvünema bulmuş iç ve dış çevrelerle görüşmekten, onlarla ortaklıklar yapmaktan da geri kalmıyordu.
Bu kadar yalanı peş peşe sıralayabilen bir ikinci Büyükelçi gelmemiştir.
İkincisi, “küstah”tı.
Bir “müstemleke valisi” edasıyla dolaşırdı ortalıkta.
Buyurgan ve emredici tonda konuşurdu.
Gizli-kapaklı işler çevirirdi.
PKK’lılarla görüşürdü mesela. Bu durum faş edilince de, Büyükelçilik kaleminden hemen bir “yalanlama” yayınlardı.
Bir defasında, aralarında PKK destekçisi sendikaların ve bölücü derneklerin de bulunduğu bir “heyet”le gizli toplantı yaptığı iddia edilmişti. “Yalanlama” da peşinden gelmişti tabii... (Heyetin, 11 ilde ayaklanma planladığı öne sürülüyordu.)
Edelman’ın, Milli Görüş’çülerle de arası iyi değildi.
Neredeyse her sözüyle, her demeciyle, her resmî açıklamasıyla o çevreyi hedef alıyordu.
Henüz 28 Şubat’ın şartları hüküm sürüyordu. Edelman, 28 Şubat’çı bilinen resmî ve sivil kişilerle de temasını sürdürüyor, yeri geldiğinde onların duygularına tercüman oluyordu.