Malum cemaat dergisinin rezil kapağı da elbette aynı tezi işliyordu: “Erdoğan 400 milletvekili istediği için bu kadar insan ölüyor.”
Erdoğan 400 milletvekili istemeden önce de aynı şeyleri yazıp çiziyorlardı, “Ne yapsak da çözüm sürecini akamete uğratsak, ne yapsak da yeniden çatışma sürecini başlatsak?” diye her türlü melanet senaryosuna balıklama atlıyorlardı.
Hep böyleydiler...
Birileri dağlara vurmuştu: “Sakın silah bırakmayın” diyordu.
Biricik özelliği Wolfowitz’e mikrofonluk yapmak olan zat, Kürtlerle Türkleri kardeş kılan vasata saldırıyordu.
Doğan Medya Grubu, çözüm sürecini itibarsızlaştırmak için neredeyse şapkadan tavşan çıkarıyordu.
Kürt kanaat önderlerinin “şiddeti tecrit eden” açıklamalarına rağmen bile, bir kısım Beyaz Türk, PKK terörünü “anlayışla” karşılayan yazılar yazıyordu.
Maksat, sivil siyaseti sıkıştırmaktı...
Demokratik açılımlar bu kesimi mutlu etmedi çünkü.
Olağanüstü Hal’in kaldırılmasından ve “haklar” temelindeki iyileştirmelerden de mutlu olmadılar.
Hep mutsuzdular...
Devlet Kürtçe televizyon kanalı açar. Mutsuz olurlar.
Kürt dili “yasak” olmaktan çıkarılır... Mutsuz olurlar.