Meselenin “Musul’u kurtarmak” olmadığını, asıl hedefin Ortadoğu’ya yeni bir harita dayatmak olduğunu artık Kemal Kılıçdaroğlu gibiler de biliyor.
İddiamı gerekçelendirmeden önce, eski CIA Başkanı John Brennan’ın bir öngörüsünü aktarmak istiyorum.
Ben “öngörü” diyorum, siz “projeksiyon” anlayın.
CTC Sentineladlı yayın organına mülakat veren
Brennan, Suriye ve Irak’taki devlet yapısının “yeniden
telafi edilemeyecek şekilde zarar
gördüğünü” söylüyordu ve sözlerini şu manidar
tahminle noktalıyordu:
“Suriye ve Irak’ta toprak bütünlüğünün sağlanabileceğinden
kuşkuluyum. Etnik ve mezhepsel gerginliklerin sürmesi iki ülkeye de
zarar veriyor. Yakında iki ülkede de Kürt bölgeleri gibi
özerk bölgeler ortaya
çıkabilir.”
Brennan ilginç bir istihbaratçı.
Bazı konularda, Obama ve çevresiyle ters düşüyor.
Özellikle “Türkiye” konusunda...
Ki, “Türkiye’yi anlayalım ve kollayalım” demeye getiren çok sayıda beyanatı olduğunu biliyoruz.
Mevcut yönetimle ters düşse de, ülkesinin Ortadoğu politikası konusunda çok da şekvacı görünmüyor. En azından yüksek sesli bir itirazda bulunmuyor.
Hep, “Böyle olacak” diyor...
Dediği gibi oluyor...
Suriye ve Irak’ın bölüneceğini (toprak bütünlüğünü muhafaza edemeyeceğini) söylüyorsa, biz buradan “öyle olması için çaba gösteriliyor” sonucunu çıkarmalıyız.
Bir televizyon yayınında, DEAŞ için, “yed-i emin” tanımlamasını kullanmıştım.
Musul, çünkü, “işgal” edilmedi.